26 Aralık 2010 Pazar

YENİ DOĞANIN BAKIMI

Yeni doğanın bakımında hijyen temeldir. Hijyen hastalıklardan korunmak için uyulması gereken sağlık ve temizlik kurallarından oluşur. Yeni doğan istem dışı idrar ve dışkı çıkışını engelleyen büzgeç(büzücü) kasları denetleyemez. Bu nedenle hijyeni daha büyük bir titizlikle uyulmaktadır. Ayrıca yenidoğan dış ortamdan gelen tozlar,mikroplar çok yüksek yada düşük sıcaklık gibi zararlı etkenlere karşı yeterence etkili bir savunma mekanizması geliştirememiş, duyarlı dokula sahiptir.

                                          Gözlerin temizlenmesi için, kaynatılıp soğutulmuş suya
                                           batırılan bir pamuk parçası kullanılır.

                                           Kulaklar için sarmal biçimde kıvırıp içeri doğru sokulan
                                           bir pamuk parçası kullanılır.

                                           Anus ve üreme organlarının bulunduğu bölge için,önden
                                           arkaya yani üreme organlarından anusa doğru hareket
                                           ettirilen bir bez kullanılır.


                                          Kasık kıvrımları içinde kuru bir bez parçası yada sünger
                                          kullanılmalıdır.



YENİ DOĞANIN DERİSİ

Yeni doğanın derisi erişkinlerde görünen yapısal ve işlevsel olarak iyi gelişmiş bir savunma sisteminden yoksundur.Yapısı son derece incedir,hemen hemen kılsızdır ve henüz keratinleşmemiştir. protein kaynaklı bir madde olan keratin üst deride (epidermis) koruyucu bir katman oluşturur, ayrıca saç ve tırnak gibi deri türevlerinin anamaddesidir.İşlevsel bakımda hücreler yeterince özelleşmemiştir.Örneğin,yeni doğanın derisinde yağ bezeleri vardır. Bunlar hemen hiç salgı üretmediğinden deri hem kimyasal maddelere,hem bakterilere karşı yeterince güçlü bir korunmadan yoksundur. Ayrıca yeni doğanda erişkinlerdeki gibi mikropları yok edecek yada bağışıklık sağlayacak etkenler bulunmaz. Ancak 3 yaşından sonra çocuğun derisi erişkinlerin derisiyle aynı özellikleri kazanmaya başlar, ve kendine özgü işlevleri daha iyi yerine getircek duruma gelir.

25 Aralık 2010 Cumartesi

YENİ DOĞAN BEBEK NEDEN ŞAŞI BAKAR?

Bebeğe ilişkin bilinmesi gereken önemli noktalardan biride bebeğin başlangıcta pek iyi görmediğidir.Yeni doğanın gözleri ileri derecede miyop olan birisiyle aynı görme kusurunu taşır.Bebek 20-25cm'den uzağı göremez, ve bu nedenle belirli bir noktaya bakıyormuş gibi görünür.Görüş alanına girebilmek için bir karış kadar yakınına gelmek gerekir.Bu aralık meme emen bebek ile annesinin yüzü arasındaki uzaklığa denk düşer.Yeni doğanda başka bir bozuklukta özellikle ilk kez anne baba olan aileleri çok korkutan şaşılıktır.Şaşılık bazen iyice belirginleşir ve bebeğin yüz ifadesini bile değiştirebilir.Genellikle bu şaşılık,gerçekte bebeğin gözleri çevresinde bulunan derin deri kıvrımlarından kaynaklanır.Bazen tek göz bağımsız ve gelişi güzel hareket edebilir.Bu durumda göz hareketlerini denetleyen kaslar yeterince gelişmediği için gözlerin hareketleri eş zamanlı değil,birbirinden bağımsız olur,bütün bu bozukluklar geçicidir ve 3-6 ay içinde kaybolur.

24 Aralık 2010 Cuma

GÖRÜNÜM


Kız yada erkek bütün bebekler, doğum sırasında kol ve bacakları toplanmış biçimde bulunurlar. Hemen bütün bebeklerde birbirine benzeyen bu konumda kollar ve bacaklar göğse doğru bükülmüştür. Vücut oldukça orantısızdır. Baş vücudun öbür bölümlerine göre çok büyüktür. Derideki kıllanma farklılıklar gösterir. Saç hiç bulunmayabilir yada sık ve gür olabilir. Ağız küçüktür,ama dudaklar ağzı çevreleyen güçlü yuvarlak ( orbiküler ) kasın varlığından ötürü oldukça gelişmiştir. Bu sayede bebek doğumun üstünden birkaç gün geçmeden güçlü bir biçimde meme emmeye başlar. Üst dudağının ortasında bebeğin memeyi emmesine yardım eden, ''emme keseciği'' adı verilen bir kesecik vardır.     

23 Aralık 2010 Perşembe

BİR ÇOCUK DOĞDU




Yenidoğan yaşamının ilk bir kaç saatinde bundan hemen sonraki görünüşünden bile çok farklıdır. Rengi genellikle maviye çalar. Derisinde lekeler,şişkinliklere ve her çeşit salgıya rastlanır. Sakın telaşlanmayın.Bütün bunlar doğumun doğal birer parçasıdır.Hekimler doğum sürecini bildikleri için bu görünüşe pek de önem vermezler.Bebek doğum sırasında gerçek bir travma durumuyla karşılaşmıştır. Anne karnındayken dölütün (fetüs) kan dolaşımı gibi oksijen ve gerekli besin maddelerini alması da etenenin (plasenta) denetimi altındadır.Doğumla birlikte bu düzen birdenbire ortadan kalkar. Bağımlı yaşamı biten bebek o anda bağımsızlaşan yaşama uyum sağlamak zorunda kalır. Bu da solunum,kalp ve dolaşım,ısı düzenleme(vücut sıcaklığının denetimi),duygu ve bağışıklık sistemlerinin yanı sıra örneğin glikojenden beynin yaşaması için gerekli glikozun elde edildiği metabolizma etkinlikleri başta olmak üzere,birçok sistemi ilgilendiren uyum mekanizmaları sayesinde gerçekleşir.