6 Ocak 2011 Perşembe

UTANMA

Ahlaki gelişim devam ederken, utanma duygusunu tetikleyen husus, çocuğun her hangi bir şeyi yanlış yapmış olduğunu kendisinin idrak etmesidir. Bunun gerçekleşebilmesi için kişinin beyninin üst ön bölgesinin uygun ve doğru şekilde çalışıyor olması gereklidir (örneğin, antisosyal kişilik bozukluğu olan bireylerde beynin bu bölgelerinde sorun vardır). Söz konusu olan yanlış davranışlar evdeki bir eşyaya zarar vermek, bir arkadaşına fiziksel veya duygusal açıdan zarar vermek, yalan söylemek, izinsiz almak şeklinde olabilir.
çocukta utanma duygusu


Davranışının hatalı olduğunu anlayan ve bu sebeple utanan bir çocuğun, söz konusu olan olumsuzluğunu düzeltecek şekilde davranmasını küçük yaşlardan itibaren temin edebilirsek, antisosyal bir kişilik örgütlenmesi söz konusu olmadığı sürece, ilerleyen yaşlarında uygun davranışlar sergilemesini de sağlayabiliriz.

Aileansiklopedisi.com

Bir çok çocuk utangaçlıkla etiketlenir. Oysa yeni sosyal ortamlara girişte ihtiyaç duyulan adaptasyon süresinde gözlemlenen utangaçlık normal bir durumdur. Kaç yaşında olursa olsun her birey yeni girdiği ortamda birbirinden farklı sürelerde de olsa bir adaptasyon sürecine gereksinim duyar. İçine girilen ortama ait kontrol duygusu arttıkça ve ortam daha tanıdık bir hale geldikçe çekingenlik duygusu azalmaya başlar.

Utangaçlık bir eksiklik değil, bir kişilik özelliğidir. Ancak bazı durumlar da utangaçlık çocuk için bir engel oluşturabilir. Utangaçlık bir kişilik özelliği mi yoksa çocuk için bir engel mi sorusuna yanıt bulmak önemlidir. Utangaçlığın bir kişilik özelliği olduğu çocuklar sağlıklı bir benlik değerine sahiptir, göz kontağı kurmakta güçlük yaşamaz, kibar ve kendisiyle barışıktır, genellikle sessizdir ve davranışları genellikle olumludur.
çocukta utanma duygusu


Utangaçlığın bir dezavantaj haline geldiği çocuklar ise negatif benlik algısına sahiptir, kendileriyle barışık değildirler, göz kontağı kuramazlar, bir takım davranış problemleri vardır, akran ilişkilerinde problem yaşarlar ve akranları tarafından kabul edilmeyeceklerine inanırlar, kendilerini güvenli ve huzurlu hissetmekte zorlanırlar daha yoğun olarak öfke ve korku duyguları hissettikleri gözlemlenir.

Utangaçlığın ortaya çıkması çocuğun içinde bulunduğu gelişim döneminin de etkisi olabilir. Özellikle 8. ay civarındaki yabacılardan korkma ve çekinme dönemi hariç, 0- 2 yaş arasındaki çocuklar genellikle insanların verdikleri olumlu tepkilere oldukça spontan olarak yanıt verirler. Ancak 2- 3 yaşları arasındaki çocuklara “utanma” duygusu eşlik eder.Yabancılarla ilişkiye girmekten çekinir hatta korkabilirler. Aslında bu dönem de çocuk kendisini bağımsız iradeye sahip bir birey olarak ortaya koymaya başlar. Başkalarının gözü önünde olduğunu fark eder ve değerlendirdiğini anlar. Bunlar çocukta “utanma” duygusunun oluşumuna katkı sağlar. Bu sağlıklı ve beklenen bir durumdur. Önemli olan “utanma duygusunun” yoğunluğunun çocuğun özerkliğini feda etmesine yol açmamasıdır.

Utangaçlığın bir engel olarak yaşandığı çocukların anne babalarının özellikle çocukları için yardım almaları gereklidir. Profesyonel bir yönlendirme ile, çocukların özellikle okul ortamında karşılaşabilecekleri ve sosyal beceri gerektiren durumlar için çocuklarına gereken desteği verebilir ve evde çocuklarının pratik yapabilmelerine olanak sağlayabilirler.

Anne babalar birlikte oldukları sosyal ortamlarda çocuklarının çekingenlikleri ve utanma duyguları nedeniyle sessiz kalışları, tanışma, selamlaşma vb. sosyal iletişimin gerekliliklerini yerine getiremiyor oluşları nedeniyle zaman zaman oldukça baskıcı ve talepkar olabilirler. Aslında bu beklentinin ifade ediliş şekli bazen çocukların “utangaçlıkları ile utandırılmalarına” neden olabilmektedir.

Yeni sosyal durumlar ve karşılaşmalar özellikle tüm dikkatlerin çocuğun üzerine yönelmiş olmasından dolayı utangaçlığın ortaya çıkmasına neden olabilir. Çocuk henüz ruhsal gelişimini tamamlamamış, sosyal beceriler açısından eksikleri olan ve gelişmekte olan bir bireydir. Yetişkin dünyasının gözünden incelendiğini fark ettiğinde çocuğa utanma duygusu da eşlik edecektir. Utangaçlık oldukça sık rastlanabilir bir durumdur ve çocuğun duygusu anlaşılmaya çalışılmalıdır.

Ergenlik dönemine kadar çocukların geribildiriminden en çok etkilendikleri kişiler anne babalarıdır. Bu nedenle çocuklara destek ve yardım anne babanın olumlu tutumları ile mümkün olabilir. Her çocuk anne babasının gözündeki ışıltı olmayı talep eder. Bu nokta da anne babasının kendisinden beklediklerini yerine getiremiyor olması çocuklar için oldukça kırıcı ve endişe vericidir.

Kendileri için olumlu düşünceleri olan çocuklar, utangaç olmazlar. Bir çocuğun kendisi için olumlu bir düşünceye sahip olması anne babası tarafından olumlu yanlarının gösterilmesi ve fark ettirilebilmesi ile gerçekleşebilir. Çok sık eleştirilen ve sürekli kontrol edilen çocuklar için olumlu bir benlik algısı oluşturmak çok zordur.

Anne babalar utangaç çocuklarına nasıl destek olabilirler ;


Çocuklarınızın iyi yapabildiği şeyleri keşfetmesini sağlayın.
İyi yapabildiği şeyleri ortaya koyması için onu cesaretlendirin.
Abartıya kaçmamak şartı ile sıklıkla övün. Övgünüz gerçekçi olsun, gerçekte olmayan şeyleri çocuğunuzun bir özelliği gibi anlatmayın.
Okul ortamında karşılaşma ihtimali olan durumlarla ilgili ev ortamında pratikler yapmaya çalışın. Örneğin aile bireyleri ile bir oyun oynarken, parmak kaldırıp söz almasını sağlamak vb.
Yatarken ya da ev içindeki herhangi bir saatte sizin kitap okumanız yerine çocuğunuzun size kitap okumasını isteyin.
Çocuğunuzun sergilediği olumlu gelişmeleri ödüllendirin.
Birlikte hedefler belirleyin, hedefleri gerçekleştirmesi için onu cesaretlendirin.
İyi bir gözlemci olun. Çocuğunuzun özellikle çekindiği ortam ve durumları keşfetmeye çalışın. Örneğin, bir ortamda kendisini ifade etmeye başlamışken geri çekildiğini gözlemliyorsanız, nedenlerini araştırın.
Uygun ortamlarda onların konuşmalarını cesaretlendirin. Örneğin, sipariş vermek vb.
Sosyal becerilerle ilgili pratik yapmalarını sağlayın. Örneğin, hediye alırken ve verirken söylenenler vb.
Farklı sosyal ortamlara girmesi için fırsatlar yaratın. Böylece yeni başlangıçlar yapmaya fırsat bulabilir.
Utangaçlığın sosyal gelişmeyi engellediğini ve bu durumun çocukların öğrenmelerini zorlaştırdığını unutmayın. Gerektiğinde bir uzmandan yardım almaktan çekinmeyin.

Meltem CANVER KOZANOĞLU
Uzm. Psikolojik Danışman
AGAPE Danışmanlık Merkezi

26 Aralık 2010 Pazar

YENİ DOĞANIN BAKIMI

Yeni doğanın bakımında hijyen temeldir. Hijyen hastalıklardan korunmak için uyulması gereken sağlık ve temizlik kurallarından oluşur. Yeni doğan istem dışı idrar ve dışkı çıkışını engelleyen büzgeç(büzücü) kasları denetleyemez. Bu nedenle hijyeni daha büyük bir titizlikle uyulmaktadır. Ayrıca yenidoğan dış ortamdan gelen tozlar,mikroplar çok yüksek yada düşük sıcaklık gibi zararlı etkenlere karşı yeterence etkili bir savunma mekanizması geliştirememiş, duyarlı dokula sahiptir.

                                          Gözlerin temizlenmesi için, kaynatılıp soğutulmuş suya
                                           batırılan bir pamuk parçası kullanılır.

                                           Kulaklar için sarmal biçimde kıvırıp içeri doğru sokulan
                                           bir pamuk parçası kullanılır.

                                           Anus ve üreme organlarının bulunduğu bölge için,önden
                                           arkaya yani üreme organlarından anusa doğru hareket
                                           ettirilen bir bez kullanılır.


                                          Kasık kıvrımları içinde kuru bir bez parçası yada sünger
                                          kullanılmalıdır.



YENİ DOĞANIN DERİSİ

Yeni doğanın derisi erişkinlerde görünen yapısal ve işlevsel olarak iyi gelişmiş bir savunma sisteminden yoksundur.Yapısı son derece incedir,hemen hemen kılsızdır ve henüz keratinleşmemiştir. protein kaynaklı bir madde olan keratin üst deride (epidermis) koruyucu bir katman oluşturur, ayrıca saç ve tırnak gibi deri türevlerinin anamaddesidir.İşlevsel bakımda hücreler yeterince özelleşmemiştir.Örneğin,yeni doğanın derisinde yağ bezeleri vardır. Bunlar hemen hiç salgı üretmediğinden deri hem kimyasal maddelere,hem bakterilere karşı yeterince güçlü bir korunmadan yoksundur. Ayrıca yeni doğanda erişkinlerdeki gibi mikropları yok edecek yada bağışıklık sağlayacak etkenler bulunmaz. Ancak 3 yaşından sonra çocuğun derisi erişkinlerin derisiyle aynı özellikleri kazanmaya başlar, ve kendine özgü işlevleri daha iyi yerine getircek duruma gelir.

25 Aralık 2010 Cumartesi

YENİ DOĞAN BEBEK NEDEN ŞAŞI BAKAR?

Bebeğe ilişkin bilinmesi gereken önemli noktalardan biride bebeğin başlangıcta pek iyi görmediğidir.Yeni doğanın gözleri ileri derecede miyop olan birisiyle aynı görme kusurunu taşır.Bebek 20-25cm'den uzağı göremez, ve bu nedenle belirli bir noktaya bakıyormuş gibi görünür.Görüş alanına girebilmek için bir karış kadar yakınına gelmek gerekir.Bu aralık meme emen bebek ile annesinin yüzü arasındaki uzaklığa denk düşer.Yeni doğanda başka bir bozuklukta özellikle ilk kez anne baba olan aileleri çok korkutan şaşılıktır.Şaşılık bazen iyice belirginleşir ve bebeğin yüz ifadesini bile değiştirebilir.Genellikle bu şaşılık,gerçekte bebeğin gözleri çevresinde bulunan derin deri kıvrımlarından kaynaklanır.Bazen tek göz bağımsız ve gelişi güzel hareket edebilir.Bu durumda göz hareketlerini denetleyen kaslar yeterince gelişmediği için gözlerin hareketleri eş zamanlı değil,birbirinden bağımsız olur,bütün bu bozukluklar geçicidir ve 3-6 ay içinde kaybolur.

24 Aralık 2010 Cuma

GÖRÜNÜM


Kız yada erkek bütün bebekler, doğum sırasında kol ve bacakları toplanmış biçimde bulunurlar. Hemen bütün bebeklerde birbirine benzeyen bu konumda kollar ve bacaklar göğse doğru bükülmüştür. Vücut oldukça orantısızdır. Baş vücudun öbür bölümlerine göre çok büyüktür. Derideki kıllanma farklılıklar gösterir. Saç hiç bulunmayabilir yada sık ve gür olabilir. Ağız küçüktür,ama dudaklar ağzı çevreleyen güçlü yuvarlak ( orbiküler ) kasın varlığından ötürü oldukça gelişmiştir. Bu sayede bebek doğumun üstünden birkaç gün geçmeden güçlü bir biçimde meme emmeye başlar. Üst dudağının ortasında bebeğin memeyi emmesine yardım eden, ''emme keseciği'' adı verilen bir kesecik vardır.     

23 Aralık 2010 Perşembe

BİR ÇOCUK DOĞDU




Yenidoğan yaşamının ilk bir kaç saatinde bundan hemen sonraki görünüşünden bile çok farklıdır. Rengi genellikle maviye çalar. Derisinde lekeler,şişkinliklere ve her çeşit salgıya rastlanır. Sakın telaşlanmayın.Bütün bunlar doğumun doğal birer parçasıdır.Hekimler doğum sürecini bildikleri için bu görünüşe pek de önem vermezler.Bebek doğum sırasında gerçek bir travma durumuyla karşılaşmıştır. Anne karnındayken dölütün (fetüs) kan dolaşımı gibi oksijen ve gerekli besin maddelerini alması da etenenin (plasenta) denetimi altındadır.Doğumla birlikte bu düzen birdenbire ortadan kalkar. Bağımlı yaşamı biten bebek o anda bağımsızlaşan yaşama uyum sağlamak zorunda kalır. Bu da solunum,kalp ve dolaşım,ısı düzenleme(vücut sıcaklığının denetimi),duygu ve bağışıklık sistemlerinin yanı sıra örneğin glikojenden beynin yaşaması için gerekli glikozun elde edildiği metabolizma etkinlikleri başta olmak üzere,birçok sistemi ilgilendiren uyum mekanizmaları sayesinde gerçekleşir.